Kök Köken Toprak - II

Anadolu'nun Miras Üzümleri
Haziran 2019 yılında gerçekleşen ilk Kök Köken Toprak sempozyumunun hedefi, önce yerli üzümün sonra da şarabın peşinden gitmekti. Üstelik bunun bir miras olduğunun altını çizerek kolektif benliğimizi çalıştırma zamanının gelip geçtiğini hep birlikte hatırlamak ve görmekti. Bir şarap etkinliğinde yarışma veya sadece tadım olmadan, konuşmanın ve birbirimizi dinlemenin, hatta tanımanın yolumuzu nasıl açabileceğini görmekti. Öyle de oldu. Yaşadığımız iki yıllık toplu bir hapsedilişin ardından, bugüne kadar bildiklerimizi temize çekerek, yanımızdan ayırmadığımız yeni bir aksesuarla hayatlarımıza devam ediyoruz.


Deneyimlerin gelecek kuşaklara aktarılması

Sınırsız doğal kaynakların bulunduğu bir ülkede yaşıyorsanız ve ülke ekonomisi de bu kaynakları doğru kullanıyor ve olumlu bir güç elde edebiliyorsa oldukça şanslı sayılırsınız. Türkiye gibi farklı iklimlerin bulunduğu eşsiz bir coğrafyada olmak bitkisel çeşitliliğin ana unsurlarından birisine doğal olarak sahip olmak anlamına gelir. Bu çeşitlilik paha biçilmez bir doğal kaynak değil midir? Tarihsel kaynaklara baktığımızda da bu çeşitliliğin çok eski zamanlardan başladığını görmekteyiz. Birçok tarımsal ürün ve bitkinin doğduğu topraklar içerisinde yer almak hepimize ait olan asıl miras olsa gerek!

Anadolu’nun bize bıraktığı bunca zenginlik içerisinde ve her şeye rağmen bugün de varlığını sürdürmekte olan üzüm ve bağcılık konusunun önemini sürekli vurgulamak gerekiyor. Kaybolmak üzere olan üzümlerin yöre halkı ve büyüklü küçüklü şarap firmaları tarafından işlenmeye devam etmesi hem sürdürülebilir bir gelecek açısından hem de bu büyük ve global endüstri içerisinde Türkiye’yi diğerlerinden ayırt etmesi bakımından konuşmaktan vazgeçmeyeceğimiz yegâne mesele olmalıdır. Bu sene 19 Haziran’ da ikincisini gerçekleştireceğimiz Kök Köken Toprak konferansında, yine pek çok değerli akademisyen, şarap profesyoneli ve üreticinin katılımıyla yerel üzüm çeşitlerinin geçmişi ve geleceğini konuşmaya devam edeceğiz. Günümüzde vasatlık ve tekdüzeliğin esiri olmadan, binlerce yıllık geçmişi ve değeri olan yerel üzümlere sahip çıkmak hepimizin ortak hedefi olmalıdır.

İyi şeyler olacağına inanmak bizi ayakta tutuyor. Hala kökleşme şansı olan bir iyi niyet ile bu değerli kültüre sahip çıkmak, mirasçıları olarak deneyim ve bilgileri benliğimizden silinmeden gelecek kuşaklara aktarmak adına hep birlikte hareket edelim.

Sabiha Apaydın Gönenli
Sempozyum

ANADOLU'NUN MİRAS ÜZÜMLERİ - II

19 HAZİRAN, Pazar, 2022